Atatürk neden dünya lideridir ?
Sayısız yazı ve makale var Atatürk’ün dünya liderliği ile ilgili. Geçenlerde düşündüm asıl sebep ne diye ve sanırım buldum. Bilmem hak verecek misiniz?
Onurlu ve cesur bir komutan olması tartışılmaz ama insanların bir asır sonra bile onu sevgiyle anmasına sebep değil bu. Öyle olsaydı dünyada binlerce komutan hala anılır ve fikirleri yaşatılıyor olurdu.
Eşsiz bir kültür neferi ve aydınlanma ışığı olması, sayısız yeniliklere ve değişimlere yol açması da olmaz. Böyle olsaydı nice devlet başkanı hala hatırlanıyor olurdu. Bilim adamları, siyasetçiler, düşünürler…..
Parti kurucusu, İlk olması pek çok konuda….. da olamaz. Çünkü nice ilkler var dünyada unutulup giden.
Masa başında diplomasiyi mükemmel doğrulukta kullanması da olamaz çünkü nice kurnaz siyasetçi masa başında kazanmıştır kaybettiği halde ama unutulmaya mecbur kalmıştır.
Dürüstlüğü , namusu, okuma aşkı da olamaz…..
Fedakarlığı, mirasını halkına bırakması, çocukları sevmesi, Kur’an’ı ana dilde okunur hale getirmesi, devleti sıfırdan inşa etmesi? Bunlar da önemli ama dünya liderliği için kafi mi?
Eşsiz ve tartışılmaz ön görüleri de olamaz. Nice kahinler, medyatik liderler, düşünürler, siyasetçiler var buna benzer….
Yeni bir akıl çağı başlatması da olamaz…. çünkü o aynı zamanda kalplerin çağını da başlattı maneviyatlarda…
Aldatmaması, kandırmaması halkını hiç bir zaman, yalan söylememesi, oyalamaması, yapamayacağı şeyleri vadetmemesi? Etkili elbette ama yine yetmez. Sözünün eri pek çok devlet adamı geldi geçti tarihte….
Eşsiz sarayları, emsalsiz partileri, gövde gösterileri? Yok ki …. anılsın. Depremzedelerle ağlayıp, çocuklarla gülebilmesi, hasta yatağında Hatay’ı kurtaracak fazilette olması? Evet ama yetmez!
Hayvan sevgisi, insan ve tabiat aşkı, vatan sevdası? Pek çok insandan yüce ama yine yetmez.
Bağımsız ve ekonomisi düzgün bir ülke yaratması? Yetmez!
Cumhuriyet’i ilan etmesi, çoğulcu demokrasiyi seçmesi, saltanatı sona erdirmesi? Yetmez!
Halifeliği ilan edip bireyleri kulluktan kurtarıp sadece Allah’a kul etmesi? Yetmez!
Nice zaferler, seçimler kazanması, sayısız madalya ve nişana layık görülmesi? Yetmez!
Bölgesinde kalıcı barışı temin etmesi? Evet ama yetmez yine de.
Kadınları yerden kaldırıp baş tacı etmesi? Evet ama bu sadece toplumun bir kısmı….yani yetmez!
Yargıyı adil ve şeffaf kılması? Evet ama hayat sadece mahkemelerden ibaret değil !
Promosyonlar, yüksek maaşlar vermesi çalışanlara, emeklilere? Vermedi ki, imkanı yoktu ki devletin, hak edene, imkanlar nispetinde verdi, hatta veremedi maaşları aylarca kasada para yok diye!
Yalan vaatleri yoktu ki halka boş umutlar versin! Servet yığmadı ki çocuklara, ailelere para dağıtsın….
Bunların hepsi önemli ama bence hiçbiri onu dünya lideri yapamaz tek tek ele alınınca. Çünkü her bir kalemde belki Atatürk’ten de büyük zaferler, değişimler sağlamış insanlar vardır tarihte. Ama hepsi unutuldu gitti ATATÜRK hariç.
Peki o niye unutulmadı da hala ışık olabiliyor?
Bence…. o bir halk adamı, yani halkın ta kendisi. Halkın içinden çıkmış, üstünlük taslamamış, gerçeğin peşinde olmuş, dürüst, çalışkan, fedakar ve gerçek bir dost. Bir fert, bir vatandaş…. BİZDEN BİRİ!
Halk ona güvendi, komutanlar güvendi, öğretmenler güvendi, yakın buldular kendilerine, sığındılar bazen, takip ettiler çokça, yanılmadıklarını gördüler, doğru yaptıklarını sonuçlar gelince gördüler, aldatılmadıklarını, kazıklanmadıklarını gördükçe daha çok benimsediler fikirlerini, hedeflerini….
Askerlerdi önce dostları…. biriktirdiği insanlar vardı etrafında Şam’dan, Selanik’ten, Sofya’dan, Trablusgarp’tan, Malatya’dan, Erzurum’dan…. Sonra binlerce asker katıldı yurdun dört tarafından cepheye koşan ve zafer getiren O’nun komutasında….dev bir ordu oldu sevenler, yurdun dört tarafına yayıldı ünü, sıcaklığı, büyüklüğü….
Endişe etti bazıları hala….. ya savaştan sonra diye. Yanıltmadı sevenlerini vatan aşkıyla, halkın sesi oldukça…. halk aydınlandıkça, yollar, köprüler köylere ulaştıkça, okul sayıları arttıkça….. cahiller, köylüler, esnaflar katıldı ATATÜRK SEVENLER ordusuna.
Bu idealde görev alan esnaflar, öğretmenler, öğrenciler, demiryolu işçileri, çaycılar, tarımcılar, turizmciler, şoförler takip etti gönülden severek. Dertleri bittikçe, durumları iyileştikçe…
Fakir halk refaha yakınlaştıkça daha çok sevdi O’nu. Ekonomi düzeldikçe, işler açıldıkça, haysiyet ve şeref katsayısı arttıkça devletin ardındaki sevda seli de kalabalıklaştı.
Sanayiciler, değişik mezhep mensupları, değişik dine ait olanlar, meslek grupları, yabancılar dahil oldu takdir edenler grubuna. Tanımayanlar tanıdıkça daha çok sevdi O’nu.
Sanata, eğitime, ihracata yapılan her yeni hamle zaferler getirdi, para getirdi, onur getirdi….. milli olma hissi uyandı, dini doğru öğrenme ve yaşama şekli haram ve helali, doğru ve yanlışı ayırır oldu. Ak ve kara ayırt edildikçe, kötüler bertaraf edildikçe, manevi mikroplar temizlendikçe…. halk daha çok sevdi O’nu.
Sadece yurt içinde değil, tüm dünyada tanınır oldu, haysiyetli politikası, dik duruşu, dürüstlükten ve vatan aşlkından taviz vermeyişiyle, haklı ve adil oluşuyla….
Tek bir yanlış yapmamasına aşık oldu Amerika’daki çocuklar bile….
Pek çok sığınmacı Yahudi sevdi O’nu ve modern ülkesini….
Anlaşılır hale gelince Türkçe, matematik, din, gazeteler…. halk aydınlandı, aydınlandıkça ışığa yöneldi sevgiyle…. Ata’sına.
Ardındaki sevda seli sınırlara sığmaz oldu, kıtalardan aştı, dünyaya yayıldı.
Bu geçici bir heves değildi, olsaydı en geç üç beş senede unutulur giderdi. Ama o kişisel olarak başarılarla yetinmeyecek kadar büyük ve akıllı bir adamdı. İş ve oluşlardan da çok sistemlerle ilgilendi…. her şeyi ve her kesi ideal doğrultusunda kullandı, yardım aldı, destek istedi…..
Cumhuriyet işte bu sistemin adıydı…. devletin adıydı, zamana yenilmeyecek dik duruşun adıydı, halkın kendi egemeliği demekti, köleliğe son demekti…. daha büyük zaferlere imza atmak demekti….
Halk sevgiyi ve umudu sevdi….
Sevdikçe, hayal ettikçe daha kalabalıklaştı ardındaki sevda seli….
Benden sonra dedi….. gençler siz varsınız…..
Benim sözlerim bilimle ters düşerse dedi bilimi seçin…..
Benim tek üstünlüğüm Türk olarak dünyaya gelmektir dedi….
Çiftçiler olmasa zaferler olamazdı dedi…
kahraman askerler dedi, muzaffer komutanlar dedi, şehitleri, gazileri andı, baş tacı etti….
Saltanatı, sarayı, halifeliği itti elinin tersiyle…. halkta bıraktı egemenliği, eskiyi tarihe gömdü geri gelmeyecek şekilde.
halk tepkisiz kalmadı elbette….. sevgisi aşk oldu, umudu hayaller ve idealler oldu.
Türkler Türk olduğunu, Müslümanlar Müslüman olduğunu hatırladı onunla.
Milletin elinden tuttu, yürüttü, yürümeyi öğrenince halk, bıraktı elini genç yaşta. Kendiniz düşmeden yürüyeceksiniz dedi…. gerçekten de yürüdü millet.
Cumhuriyet ilelebet yaşayacaktır dedi, dediği gibi de oldu.
O zamanın çocukları, gençleri, bizlerin dedesi, ninesi şimdi…. hatta onlar bile hayata veda ettiler. Bugün bizler varız. Hala aynı umut ve sevgiyi taşıyoruz çünkü değişim ve gelişim bir seferlik bir şey değil. Azim ister, karar ister, sebat ister, ilkesel bütünlük, milli beraberlik, sağlam ve aydın beyinler ister….
Sporcuların bile ahlaklısını istedi Atatürk…. ahlaklandı halk.
Türk milleti zekidir, çalışandır dedi….. daha çok çalışır oldu vatandaşlar.
Çocuklar yarınlarımızdır dedi, eğitimdir bir milleti yücelten dedi…. halk dediğini yaptı.
Gençler Cumhuriyet size emanet dedi…. sahip çıktı gençler, hala da çıkıyor Cumhuriyet’e.
Ne dediyse yaptı, ne yapamayacaksa demedi. İşlerin tümünü bitiremedi, ömrü yetmedi ama sistemleri kurdu, denedi, çalıştırdı, örnek etti. Kurumlarıyla, kuvvetler ayrılığıyla ülkeyi yarınlara hazırlarken, eğitimden orduya yetiştirdi, güçlendirdi, dirayet ve istikrar unsuru yaptı ülkeyi.
Kalıcı dostluklar kurdu komşularıyla, diplomasi zaferleri kazandı…. Bu dostluklar sevgisini sınırlar ötesine, o ülkelere taşıdı.
Andımız dedi, İstiklal marşımız dedi, Ata sporu güreş dedi, ata bindi, tavla oynadı, yüzdü halkıyla iç içe Florya’da araya korumalar, sınırlar koymadan….
Mütevazi yaşadı, mütevazi veda etti hayata. Böbürlenmedi. Başarıyı milletine, başarısızlıkları kendisine mal etti.
Zaferleri, atılımları emsal oldu, umut oldu mazlum devletlere. Mazlumlar sevdi Atatürk’ü en çok….
Bu nedenle Atatürk neden dev bir dünya lideridir dersek iki kelimeyle; mazlumların sesi olduğu için demek gerekir. Çünkü mazlumdu Anadolu, gönlü kırık, kolu kırık, sabanı kırık, umudu kırık, özgürlüğü kırık, hayalleri kırıktı. O halkı oradan alıp müstesna bir Cumhuriyet’te, onurlu bir mevkiye kaldırdı Atatürk.
Nasıl sevmesin bu halk O’nu? Hangi Müslüman sevmesin O’nu? Hangi asker, hangi öğretmen, hangi çiftçi, hangi bankacı, hangi terzi sevmesin O’nu?
Fenerbahçe’liler, İstanbul’lular, gaziler, emekliler, memurlar, vekiller nasıl sevmesin O’nu?
Bu nedenle … toparlıyorum … Atatürk neden dünya lideridir ? sorusuna cevap olarak şöyle diyeyim; Atatürk’ün dünya lideri olması mazlumların sesi olması ve halktan biri olması sebebiyledir. Halkın da kendisidir, zulmün karşısına dikilen kahramanların da kendisidir Atatürk.
En büyük zulüm olan cehaleti de, düşmanları da, karanlık gelecekleri de, hain işbirlikçileri de yenme kabiliyetini gösterdikçe, mazlumlar daha bir büyük sevdayla bağlanmıştır Atatürk’e. Bu mazlumlar tüm dünyada vardır…. Tarih ve coğrafya öyle bir ses getirmiştir ki uzaklara kadar, dünyanın dört yanında anılır ve sevilir olmuştur Atatürk.
Time dergisi, UNESCO boşuna sevmemiştir O’nu.
Bu nedenle dünyanın dört yanında heykelleri, parkları, sokakları, caddeleri vardır…..
Çünkü o mazlumun sesi, dürüstlüğün abidesi, kahramanlığın timsali, devlet adamlığının öğretmeni, devletin kurucu lideridir.
Bu nedenle …. Atatürk dünya lideridir, olmaya da devam edecektir.
Çünkü o hem Ulus’unun şanlı bir ferdi, hem ÖĞRETMENİ’dir.
Nur içinde yat aziz ATATÜRK.