“Üzerinde yaşadığımız vatanın servet kaynaklarını işletmek ve bu yolla geleceğimizi açmak ve aydınlatmak için alınabilecek olan her önleme başvurulacaktır.” 1931 (Atatürk’ün T.T.B.IV, s. 552)
“Türkiye’de devlet madenciliği, millî kalkınma hareketiyle yakından ilgili önemli konulardan biridir.” 1937
“Ekonomik siyasetimizin önemli amaçlarından biri de kamu yararını doğrudan doğruya ilgilendirecek ekonomik kuruluşları ve girişimleri, malî ve teknik kudretimizin izni oranında devletleştirmedir. Bu cümleden olarak topraklarımızın altında işlenmeden duran maden hazinelerini az zamanda işleterek milletimizin yararına açık bulundurabilmek de ancak bu yol sayesinde mümkündür.” 1922
“Maden işletilmesi, gelişme halindedir. Madenlerimiz, bizim başlıca bir döviz kaynağımız olduğu için de, yüksek dikkatinizi çekmeğe değerdir.” 1936
Madenlerimizin durumu şöyleydi;
Osmanlı, 19. yüzyılda yabancı şirketlere 99 ile 15 yıl arasında maden imtiyazları verdi. Genç Cumhuriyet ise madenleri devletleştirip işletti. 1923-1954 arasındaki maden politikası yerli-milli-devletçiydi. Türkiye’nin bugün yabancılara verdiği “maden ruhsatları”, Osmanlı’nın 19. yy.’da yabancılara verdiği “maden imtiyazlarına” benziyor. Oysa genç Cumhuriyet, Osmanlı’nın yabancılara verdiği maden imtiyazlarına aşamalı olarak son vermiş, madenleri devletleştirmiş, yeraltı kaynaklarını yabancı yağmasından kurtarmıştı.
1923’te İzmir İktisat Kongresi’nde “yeraltı ve yerüstü doğal kaynaklarımızı kendimiz işleyeceğiz” ilkesiyle yerli-milli maden politikaları belirlendi. 12 Nisan 1925’te çıkarılan 608 sayılı kanunla Türkiye’de maden işletmek isteyen şirketlerin sermayesinin yüzde 51’inin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına ait olması şartı getirildi. 26 Mayıs 1929’da yapılan düzenleme ile madenlerde “yüzde 51 T.C. vatandaşı” şartı yerine madenler “Türk şirketlerine ihale olur” şartı getirildi.
1923’te kurulan İş Bankası ve 1925’te kurulan Sanayi ve Maden Bankası madencilik alanlarında da yatırım yaptılar. İş Bankası 1926’da üç anonim şirket kurarak Ereğli Kömür Havzası’na girdi. 1924’de Zonguldak’ta Yüksek Maden ve Sanayi Mektebi açıldı. 24 Mart 1926’da 792 sayılı “Petrol Kanunu” çıkarıldı. 22 maddelik bu kanunun 1. maddesinde “T.C. sınırları içinde petrol dâhil tüm madenlerin işletilmesi devlete aittir” denilerek madenler devletleştirildi. 20 Mayıs 1933 tarihli ve 2189 sayılı kanun ile Türkiye’de altın ve petrol aramak ve işletmek için “Altın ve Petrol Arama ve İşletme İdaresi” kuruldu.
1935’te 2804 sayılı kanunla Türkiye’deki maden ve petrol arama işleri için “Maden Teknik Arama Enstitüsü (MTA)” kuruldu. Petrol aramalarında yerli-milli dönem olan 1923-1954 arasında Türkiye’de 37 arama, 7 tespit, 13 üretim, 19 test olmak üzere toplam 76 kuyu açıldı. Bu dönemde MTA, 160 bin ton petrol üretti.
Kurtuluş savaşının hemen akabinde, Atatürk’ün çağları aşan ileri görüşü ile sanayileşme ve bunun motoru olan doğal kaynaklar ve finans olgularını bir arada sağlayan Etibank, 14.06.1935 tarihinde 2805 sayılı Kanunla kuruldu. Anadolu’nun bereketli topraklarında yaşamış ve madencilikte yükselmiş Eti Uygarlığı’ndan esinlenerek, adını Ulu Önderimiz Atatürk’ün verdiği Etibank (Eti Maden İşletmeleri), Ülkemiz madencilik sektöründe faaliyetleri ile önemli bir yere sahipti. Etibank kanununun 7. maddesinde bankanın kuracağı şirketlerin “hissedarlarının Türk olması” şartı yer aldı.
Etibank, 1945’te (Ergani Bakır Türk A.Ş., Kuvarshan Bakır Madeni İşletmesi ve Murgul Bakır Madeni İşletmesi’ni birleştirerek) merkezi Ankara’da “Türk Bakır İşletmeleri Kurumu”nu kurdu. 1951’e gelindiğinde Türkiye’deki kömür, linyit, krom, demir, bakır ve kükürt yataklarını Etibank işletiyordu. Etibank’ın 1951 yılı itibarıyla sermayesi 142 milyon 600 bin Türk Lirası’ydı.
1935’te Sümerbank ve İş Bankası ortaklığıyla Keçiborlu Kükürt İşletmesi kuruldu. 1935’te Zonguldak’ta İş Bankası iştirakiyle Antrasit Fabrikası kuruldu. 1937’de hazırlanan İkinci Sanayi Planı’nda madenler konusuna çok geniş yer verildi. 1937’de temeli atılan Karabük Demir Çelik Fabrikası 1939’da üretime başladı. Aynı yıl Divriği Demir Madenleri İşletmesi kuruldu.
Cumhuriyet’in yerli-milli maden politikaları sonunda Türkiye’de maden üretiminde ciddi artışlar oldu. 1930’da 9 bin ton olan linyit üretimi 1939’da 185 bin tona, 1946’da 460 bin tona, 1957’de ise 1 milyon 712 bin tona yükseldi. 1930 ile 1940 arasında kömür üretimi 1.59 milyon tondan 3 milyon tona çıktı. Aynı dönemde krom üretimi 28 bin tondan 170 bin tona çıktı. Aynı dönemde Karabük’te demir üretimi sıfırdan 130 bin tona çıktı. Toplam maden üretimi, 1930 yılı 100 olarak alınırsa, 1935’te 157’ye, 1940’da 232’ye yükseldi.
Genç Cumhuriyet, vatan topraklarının üstüne olduğu gibi altına da sahip çıktı. 1923-1954 arasındaki maden politikaları yerli-milli-devletçiydi. Ancak DP döneminde, 1954’te ABD’li uzmanların gözetiminde hazırlanan 6326 saylı (Petrol Kanunu) ve 1957’deki 6987 sayılı kanunlarla petrollerimiz ve madenlerimiz yeniden yabancı şirketlere teslim edildi.