Atatürk milli egemenlik ve tam bağımsızlığın kaçınılmaz şartı olan ‘bir ve bütün olmayı’ şöyle ifade ediyordu;
“Bugünkü Türk milleti siyasî ve içtimaî camiası içinde kendilerine Kürtlük fikri, Çerkeslik fikri ve hatta Lâzlık fikri veya Boşnaklık fikri propaganda edilmek istenmiş vatandaş ve millettaşlarımız vardır. Fakat mazinin istibdat devirleri mahsulü olan bu yanlış adlandırmalar, -birkaç, düşman âleti mürteci, beyinsizden başka – hiçbir millet ferdi üzerinde üzüntüden başka bir tesir yapmamıştır. Çünkü bu millet fertleri de umum Türk camiası gibi aynı müşterek maziye, tarihe, ahlâka, hukuka sahip bulunuyorlar. Bugün içimizde bulunan Hristiyan, Musevî vatandaşlar, mukadderat ve talihlerini Türk milletine vicdanî arzularıyla bağladıktan sonra kendilerine yan gözle, yabancı gözüyle bakılmak, medenî Türk milletinin asil ahlâkından beklenebilir mi?” 1930 (Afetinan, M.B. ve M.K. Atatürk’ün El Yazıları, s. 376 – 378)
Ulusla milleti, halkla devleti ayrılmaz bütün olarak gören Atatürk “Millet ve biz yok, birlik halinde millet var. Biz ve millet ayrı ayrı şeyler değiliz.” (1919) derken birlik ve beraberlik sağlandığında hiçbir tehdidin bu birlikteliği yıkamayacağını da şu sözlerle dile getirmiştir; “Toplu bir milleti istilâ etmek, daima dağınık bir milleti istilâ etmek gibi kolay değildir.” (1919) Bunun tek şartı ise birlikteliğin ortak bilinçle, milli davalara yönelik teşkil edilmesidir. “Biz millî varlığın temelini, millî şuurda ve millî birlikte görmekteyiz.”(1936)
Tüm ilkelerin gayesi birlik olmak, birlikte kalkınmak, ortak kaderi eşit olarak paylaşmak, sevinç ve kederi birlikte yaşamaktır. Bu ülkü birliği ilkesi bu maksatla tasnif edilmiştir ve aslen milliyetçilik ilkesinin bütünleyicisidir. Milli birlik ve beraberlik; milletçe bir arada yaşamayı ve milletçe birlik olmayı, milletin ortak ideallere bağlanmasını ve birbirini sevmesini, vatanın bölünmez bütünlüğü sağlar. Birliği sağlamanın yolu ise siyasal partiler çatısı altında fanatizm ve partizanlıkla toplaşmak değil, ilkeler ışığında siyaset yürütürken omuz omuza durmaktır.
Birlik ve beraberlik Türk Milletinin niteliklerinden biridir, Milli birlik ve beraberlik Türk Milletinin bir bütün olması, içinde hiçbir bölücü, ayırıcı unsura yer vermemesi demektir. Atatürk, birlik ve beraberliğin sağlanmasında Milli Eğitimin önemini belirtmiş ve “Yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize, görecekleri öğrenimin sınırı ne olursa olsun, ilk önce ve her şeyden önce Türkiye’nin bağımsızlığına, kendi benliğine, milli geleneklerine düşman olan bütün unsurlarla mücadele etmek gereği öğretilmelidir. Dünyada, uluslararası duruma göre böyle bir mücadelenin gerektirdiği manevi unsurlara sahip olmayan kişiler ve bu nitelikte kişilerden oluşan toplumlara, hayat ve bağımsızlık yoktur.” demişti. Bu esaslara bağlı her Türk, Milli birlik ve beraberliğe inanacak ve onun en güçlü savunucusu olacaktır.
Atatürk, birlik ve beraberliği zedeleyecek hareketlere karşı da Ulusunu çok önceden uyarmıştı;
“Bugünkü Türk Milleti, siyasi ve sosyal topluluğu içinde kendilerine kürtlük fikri, Çerkezlik fikri ve hatta Lazlık fikri veya Boşnaklık fikri propaganda edilmek istenmiş vatandaş ve millettaşlarımız vardır. Fakat geçmişin bu keyfi idare devirlerinin sonucu olan bu yanlış adlandırmalar, düşmana alet olmuş birkaç gerici, beyinsizden başka, hiçbir millet ferdi üzerinde kederlenmekten başka bir etki meydana getirmemiştir. Çünkü bu milletin fertleri de, genel Türk toplumu gibi aynı ortak geçmişe, tarihe ahlaka hukuka sahip bulunuyorlar… Bugün içimizde bulunan Hıristiyan, Musevi vatandaşlar, kader ve talihlerini Türk Milletine vicdani arzularıyla bağladıktan sonra kendilerine yan gözle, yabancı gözü ile bakmak; medeni Türk Milletinin asil ahlakından beklenebilir mi ?”
2 thoughts on “Atatürk’e göre birlik ve beraberlik ülküsü”