Atatürk’ün en mühim rolü askerlikten ve devlet adamlığından da ziyade öğretmenliğiydi. Ulusuna koşmaya başlayana dek elinden tutup yürütmeye gayret eden Atatürk söylem ve eylemleriyle her alanda Ulus’una öğretmenlik yaptı, bıkıp usanmadan şu yaşamsal prensipleri öğretti;
Şehit kanıyla sulanmış aziz vatanın bölünmez bütünlüğünü, bir karış toprağın savaşmadan düşmana terk olunmayacağını, söz konusu vatansa gerisinin teferruat olduğunu, topyekun savaşın milletçe ayağa kalkmanın nasıl saadet getirdiğini, savaşların yalnızca orduların değil milletlerin karşı karşıya gelmesi demek olduğunu,
Osmanoğulları’nın yüzyıllarca Türk’ü baskı altında, ikinci sınıf yaşama mahkum ettiğini, saray, saltanat ve hilafetin milletin kaderine bela olarak nasıl çöktüğünü, cehalet ve zulmün, inançla ve ölümü göze alarak yenilebileceğini,
Korkmamayı, taviz vermemeyi, imtiyaz kabul etmemeyi, zulüm ve cehaletin kader olmadığını, istibdat ve emperyalist emellerin istenirse yenilebileceğini, korkakların bin kez, kahramanların bir kez öldüğünü, Dış güçler marifetiyle hayata empoze edilen gayelerin yurda faydası olmadığını, yayılmacı ve sömürgesi güçlerle mücadelenin nefessiz bir gayret olduğunu,
Kardeş olduğumuzu, hoşgörü, vatan ve millet aşkını, medeniyet ışığının nasıl mezralara değin taşınabileceğini, Batı kültürünün ilimle aynı şey olmadığını, kopya kültürlerle ayakta durulamayacağını,
Her alanda bağımsız olamayan ulusların bir müddet sonra diğerlerince esir ve köle edileceğini, tam değilse bağımsızlıktan söz edilemeyeceğini, barışın kıymetini, barışın her şeye rağmen olmadığını,
Yorulmamayı, yorulunsa da ilerlemeyi, yerinde sayan ulusların er ya da geç geçilmeye mahkum olduğunu, başarmak için çok çalışmak gerektiğini,
Aklı kullanmayı, aklı ve bilimi hayata rehber etmeyi, ilmin Çin’de bile olsa bulunup yurda getirilmesini,
Milli eğitimin önemini, öğretmenin kıymetini, köylere dek varacak yol ve eğitimin kalkınma için şart olduğunu,
Eğitim ve istihdamda fırsat eşitliği yaratmanın önemini, kültür ordularının zaferleri olmadan silahlı ordunun zaferlerinin uzun ömürlü olamayacağını, Cumhuriyet’in ateş toplarının ülkeye nasıl sinerji kattığını, okumanın kıymet ve değerini, beyin göçünün kan kaybetmek demek olduğunu,
Çocuklarımıza evvela milli ülküyü tanıtmanın, varlık ve bekasına düşman unsurlarla mücadele etmesi gereğinin öğretilmesini, yetim, sahipsiz, şehit ve gazi çocuk ve eşlerinin devlete emanet olduğunu, geleceğimiz olan çocuklara ve gençlere sahip çıkmayı,
Medeni kanunla verilen hakların aslen sahiplerince korunması gerektiğini, sanatsız kalan toplumun hayat damarlarından birinin kopmuş olduğunu, Kız çocuklarının mal olmadığını, okutulması, çağdaş yarınlara hazırlanması gerektiğini, dedelere karı yapılamamasını, tacizlere uğramamasını, ayaklarının üzerinde durabilmesini, diri diri toprağa gömülmemesini, içlerine şeytan tohumları ekilmemesini,
Hortumcu, soyguncu Millet düşmanlarının Türk ülküsüne, vatandaş hakkına ihanet içinde olduğunu, milli ideale tecavüz ettiğini, Misyonerlerin ve taassubun verdiği zararları, manevi mikropların maddi mikroplardan çok daha fazla hasta ettiğini, Milli ahlak çökerse milli his ve devletin ayakta duramayacağını,
Hayal kurmanın güzelliğini, hayalperest olmanın, boş maceralara ulusu sürüklemenin yanlışlığını, umutsuzluğa düşmemeyi, inanmak ve başlamanın kazanmanın yarısı olduğunu,
Şeffaf ve adil yargılamayı, aldanmak ve kanmanın masum yanı bulunmadığını, öngörü, basiret ve olaylara proaktif yaklaşmayı,
Yeminlerin kutsallığını, yeminine sadık kalamayanların namertliğini, Millete sadakat ve ahde vefayı, Milletçe seferberliği, elleri taşın altına koymayı, fedakarlık, paylaşma ve yardımlaşmayı, TBMM’nin Gazi Meclis olduğunu, Meclis’i egemen kılmayı, devlete sızan mihraklarla, mandacılarla mücadeleyi,
Cepheden, vazifeden, düşmandan, devlete hizmetten, sorumluluktan kaçanların gerçek yüzünü, feodal, aşiret ve ağalık sisteminin zararlarını, ağır, gereksiz vergilerin millete ihanet olduğunu, çarçur edilen vergilerin milletin ahını almak olduğunu,
Hijyen, temizlik ve halk sağlığının önemini, nasıl temin edileceğini, sağlık teknolojisine nasıl erişileceğini, başkalarına muhtaç olmadan nasıl sağlıklı kalınabileceğini, sağlıklı ve yeterli beslenmenin önemini, sporcular dahil sanatçıların, memurların, vatandaşın, her kesimin evvela güzel ahlaklı olması gerektiğini,
Milli ve yerli olmanın önemini, övünmek ve güvenmeyi, Türklükle gurur duymayı, şehadet özlemiyle düşmana atılmayı, saban ve kalemin kılıçtan keskin olduğunu,
Hür basının en büyük okul olduğunu, basının tarafsız ve yurtsever olması gerektiğini,
Anadolu’nun kaderimiz, mazlum milletlere örnekliğimizin kaderden gelen mesuliyet, Misak-ı Milli’nin namusumuz olduğunu,
Ehliyet, liyakat ve namusun genç Cumhuriyet’in temeli ve itici gücü olduğunu, Cumhuriyet’e sahip çıkmayı, İnkılapların ruhunu, ilkelerin sönmez ışığını, dinamik Cumhuriyet’in millet ve tarihten aldığı gücünü, Cumhuriyet kurumlarının zamana uygun, demokratik, yasal, milli ve haysiyetli mücadele etmesi gerektiğini, Cumhuriyet kanunlarının kendisini korumaya yeter kabiliyette olduğunu ancak bu makamlardakilerin yürütme konusundaki tereddütlerinin milli ruha zarar verdiğini,
Esaret altında yaşamaktansa ölmeyi, insan hak ve hürriyetlerini temini, her bir bireyin özgür ve eşit olduğunu, Devlet ve halkın karşılıklı hak, görev ve sorumluluklarını, yeşili korumayı, doğayı sevmeyi, Türkçe’nin nezihliğini, kıymetini, birleştiriciliğini,
Vicdan hürriyetini, duru İslam’ı, yobazlıkla mücadeleyi, şekilsel olmayan inancı, dini siyasete ve menfaate alet edenlerin iğrenç kimseler olduğunu, tarikat, tekke , zaviye ve medreselerin dine zarar verdiğini, hilafet kurumunun, din sınıfının İslam’da olmadığını, laikliği, anlaşılır dini, Arapçı ve İsrailiyatçı zihniyete karşı direnmeyi, anadilde ibadeti, Laik yönetimlerin Allah emri olduğunu, Batı’nın ülkemize duyduğu hayranlık ve gıpta nedeninin İslam oluşumuz değil laik ve çağdaş Türklük olduğunu, İzbe tarikat yuvalarında dönen dolapları, yaşanan fenalıkları, kahredici yanlışları,
En büyük şeref kaynağımızın Türk doğmak olduğunu, Bayrağa, yaşlıya, analara, toprağa, kültüre saygıyı, Araplar dahil hiçbir milletin Türk’ten yüce olmadığını, Mason localarının yanlışlığını, mazlum milletlerin bir gün zulüm mihverlerini elbet mağlup edeceğini, dış cephede başarmak için evvela iç cephede zafer kazanmak gerektiğini, bütünleşmeyen iç cepheyle dış cephede başarmanın imkansız olduğunu, mertlik, fedakarlık ve kahramanlığın Türk’ün mayasında olduğunu, destansı kahramanlıkları,
Hukuk ve adaletin aynı şeyler olmadığını, hukuk önünde kadın erkek eşitliğini, Anayasal, demokratik, hukuksal çoğulcu sistemi, adil seçimleri, denetlenebilir, vatansever vekilleri, fedakar millet temsilcilerini, bürokratları, askerleri,
Üreten köylünün milletin gerçek efendisi olduğunu, kendine yeter tarımı, dengeli ekonomiyi, kooperatif ruhunu, bu ülkeyi en çok sevenlerin, görevlerini en iyi yapanlar olduğunu, şahsi servet ve makam hırslarının ulusu nerelere sürüklediğini, ülke tanıtımının önemini, kamuoyunun gücünü,
Haysiyetli iç ve dış politikayı, istikrarlı kalkınma modelini, Milli bütçenin delinmezliğini, her fabrikanın bir kale olduğunu, en güzel müziğin işleyen fabrikaların makine dişli sesleri olduğunu, Kamu İktisadi Teşebbüsleri(KİT)’nin milletin öz malı olduğunu,
İsrafın kan emici bir kene, tasarrufun imkan olduğunu, Atatürk sofralarının memleket kaderindeki mahiyet ve görevini, Hoşgörü ve samimiyeti.
Özetle Atatürk; kuldan birey, halktan Millet, zulümden hürriyet, cehaletten aydın yarınlar yaratan bir Başöğretmendi.
2 thoughts on “Atatürk’ten yaşamsal dersler”