İşgal altındaki İstanbul’da bulunan Darülfünun, Kuvayı Milliye ve TBMM yönetimine milli mücadele süresince destek vermişti. Büyük Taarruzla Batı Anadolu’nun kurtarılması üzerine İstanbul Darülfünunu Edebiyat Medresesi, Kurtuluş Savaşı’nın önderi Mustafa Kemal Paşa’ya Fahrî Müderrislik unvanı verdi. Fikir 19 Eylül 1338 (1922) tarihinde bizzat Edebiyat Fakültesi öğrencileri tarafından ortaya atılmıştı.
Fakülte Meclisi oy birliği ile bu teklifi kabul etmiş ve kararı bir telgrafla M. Kemal Paşa’ya bildirmişti. 1922’de M. Kemal Paşa’ya Fahri Müderrisliğe neden lâyık görüldüğü, bizzat M . Kemal Paşa’ya çekilen telgrafta “münci-i kumandanî” yani kurtarıcı komutan olması ile açıklanmıştı. 1923’te hazırlanan Fahrî Müderrislik Şehadetnamesi’nde ise bu konuya daha da açıklık getirilmişti. Mustafa Kemal Paşa, “Milli Mücadele’nin büyük kahramanı ve yeni devletin müessisi (kurucusu)” olarak vasıflandırılırken, O’nun “Türk milletinin ve Türk harsının istiklâlini” sağladığı belirtilmekteydi. Ayrıca “İslam kavimlerinin halâsına müteveccih olan tarihî mesaisini takdir ve tebcil” edildiğine dikkat çekiliyordu.
Fahrî müderrislik gerekçeleri arasında, yalnız Türk milletini kurtarma ve yeni devleti kurma değil, bir de M. Kemal Paşa’nın Türk kültürünün istiklalini sağladığına vurgu yapılmıştı. Ayrıca, M. Kemal Paşa’nın sömürge altında yaşayan diğer milletler için de umut yaratan bir lider olduğuna dikkat çekilmişti. Başkumandan Mustafa Kemal Paşa, Fahri Müderrisliği kabul etmiş ve Bursa’dan 26 Ekim 1922 tarihinde gönderdiği cevabî telgrafla da teşekkürlerini bildirmişti. Fahrî Müderrislik için bir “diploma yapılarak” Necib Asım Bey, Müderris İzmirli İsmail Hakkı ve Müderris Şemseddin(Günaltay) tarafından teşkil heyetle, 23 Haziran 1923 tarihinde Ankara tren istasyonundaki Riyaset Dairesi’nde Gazi Mustafa Kemal Paşa’ya takdim edilmişti.
Mustafa Kemal Paşa’ya fahrî müderrislik unvanının verilmesinden kısa bir süre sonra, bu defa İstanbul Darülfünunu Fen Medresesi tarafından Milli Mücadele’nin Batı Cephesi kumandanlığı ile temayüz eden İsmet Paşa’ya da Fahrî Müderrislik unvanı verildi. Böylece İstanbul Darülfünunu Milli Mücadele’nin kazanılmasında etkin rol oynayanların Kemal Atatürk ve İsmet İnönü olduğunu kabul etmiş oluyordu. İstanbul Darülfünunu Fen Medresesi tarafından Harp Alimi olarak İsmet İnönü’ye fahri müderrislik unvanı verilirken, Darülfünun Edebiyat Fakültesi Mustafa Kemal Paşa’yı Türkiye’nin kurtarıcısı olarak fahri müderrislik unvanına layık görmüştü.
NOT: Türkiye’nin ilk Başbakanı, ikinci Cumhurbaşkanı, İstiklal Madalyası sahibi Mustafa İsmet İnönü (24 Eylül 1884, İzmir – 25 Aralık 1973, Ankara) Cumhurbaşkanlığı görevini Atatürk’ün vefatından 1 gün sonra 11 Kasım 1938’den 22 Mayıs 1950 tarihine kadar sürdürmüştü. 26 Aralık 1938 tarihinde toplanan CHP I. Olağanüstü Kurultayı’nda kendisine “Millî Şef” unvanı verilen İnönü; Kurtuluş Savaşı’na katılmış, Lozan Antlaşması’nı imzalamış ve birçok defa başbakanlık görevini üstlenmişti. 1925-1937 yılları arasında 12 yıllık kesintisiz olmak üzere, toplam 17 yıl 11 ay ile Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en uzun süre başbakanlık yapmış kişisiydi. II. Dünya Savaşı döneminde, ülkeyi savaştan uzak tutmaya çalıştı. Savaş yıllarındaki ekonomik ve toplumsal sıkıntılar ise dönemin unutulmayan mirası olarak kaldı. Varlık Vergisi uygulaması hayata geçirildi. Yine bu dönemde Hasan Âli Yücel’in öncülüğündeki Köy Enstitüleri kuruldu. Bu enstitüler yıllar sonra kapatılana kadar 20.000 öğrenci köy öğretmeni olarak eğitildi. Ayrıca cumhurbaşkanlığı döneminde müziğe özel yeteneği olan küçük yaştaki çocukların bu konuda iyi bir eğitim almasını sağlamak için çıkardığı Harika Çocuklar Yasası ile İdil Biret ve Suna Kan gibi sanatçıların yetişmesinde önemli rolü oldu.
1 thought on “Atatürk’ün fahri profesörlüğü”