Atatürk çok genç yaşlarda kooperatifçilikle tanışmış, Sofya Askeri Ataşesi olarak görev yaptığı 27 Ekim 1913 ile 20 Ocak 1915 arasındaki 15 aylık sürede, Bulgar köylüsünün kalkınma mucizesinde kooperatiflerin rolünü görmüştü. Bu nedenle 1920’den ölümüne kadar Türk kooperatifçilik hareketine öncü oldu. Kooperatifleşme konusunda konuşmalar yaptı, yasaların çıkarılmasında etkin rol oynadı. Bunlarla da yetinmedi, kooperatifleşme hareketine bizzat katkıda bulundu. Örneğin iki kooperatifin kurucu ortağı oldu. Bunların biri Ankara Memurları Tüketim Kooperatifi, diğeri Tarım Kredi Kooperatifi’ydi.
Atatürk 1936 yılında tarımsal kooperatifçilik konusunda yoğun faaliyetlerde bulunmuştu. Bunlardan birisi, İçel’in Tekir köyünde Atatürk’ün sahibi olduğu Tekir çiftliği civarındaki çiftçileri tarım kredi kooperatifi kurmaları için cesaretlendirerek örgütlemesiydi. Merkezi Tekir Çiftliği olmak üzere kooperatif kurmak üzere 10 köyden 36 üretici, kurucu üye olarak Silifke Ziraat Bankasına imzalı bir dilekçe vermişlerdi. Soyadı Kanunu çıkıncaya kadar Mustafa Kemal adını kullanan Atatürk, özel bir yasayla kendisine Atatürk soyadı verildikten sonra ilk kez Kemal Atatürk ismini kullanarak ve kooperatifin 1 no’lu kurucu üyesi olarak bu dilekçeyi imzalamıştı. Günümüzde Silifke’ye taşınmış olan bu kooperatifin adı “Atatürk Tekir Tarım Kredi Kooperatifi” olmuştur. Kuruluş dilekçesinin verildiği 30 Haziran günü ise halen “Kooperatifçilik Bayramı” olarak kutlanmaktadır. (Üyelik işlemleri Temmuz ayında tamamlanmıştır. Ulus Gazetesi 14.7.1936)
Atatürk, yüz yıl önce öğretmen maaşını ölçü alıp milletvekili maaşının belirlenmesini istemişti. Hatırlayalım: 1923’te TBMM’de milletvekili maaşları ele alınmıştı. Devrin Maliye Bakanı Hasan Fehmi Bey (Ataç), Mustafa Kemal’e “Paşam vekil maaşlarını düzenleyeceğiz; ne kadar verelim” diye sormuştu. Mustafa Kemal de “Öğretmen maaşlarını geçmesin!” demişti.
Atatürk üretim ve satın alma zorluklarının o günün koşullarında ancak tüketim kooperatifi ile çözülebileceğini öngörmüştü. Ankara’daki memurlar o zaman maddi olarak çok güç koşullar altındaydı. Atatürk, memurlar için bir tüketim kooperatifi kurulması önerisini yapmakla yetinmedi; bu konu ile bizzat ilgilendi. Şöyle ki; o yıl çıkartılan 24 Mart 1925 tarih ve 586 sayılı bir yasa ile Ankara’daki memurlara aylıklarının yarısı kadar avans verilmesi; ancak bunun memurların ellerine verilmeyerek Ankara’da kurulacak Memurlar Tüketim Kooperatifine anapara olarak yatırılması öngörülmüştü.
Atatürk’ün ilgi ve direktifiyle çıkarılan bu yasa sonunda 21 Nisan 1925’te Ankara Memurlar Tüketim Kooperatifi kuruldu. Cumhurbaşkanı Atatürk’ün (6000 TL) ve Başvekil İsmet Paşa’nın (525 TL) bu kooperatife bir ve iki numaralı üye olmaları önemliydi. Diğer önemli üyeler Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak (245 TL) ve TBMM Başkanı Aldulhalik Renda (245 TL)’ydı. Atatürk’ün kuruluşuna 6000 liralık pay ile katıldığı Ankara Memurlar Tüketim Kooperatifinin ilk kuruluş sermayesi 168.246 liraydı.
Burada önemli husus, Atatürk’ün kooperatifin kuruluşu ile şahsen ilgilenmesiydi. Atatürk, Ankara’daki memurlara kooperatif kurun dememiş, bizzat kendisi, üye (ortak) olarak kooperatifi kurmuştu. Düşünülsün ki, bu kooperatifi kurduğunda Atatürk Cumhurbaşkanıydı. Bu eylemi ile, bir taraftan Ankara’daki memurlara ucuz ve kaliteli tüketim maddesi sağlarken; diğer taraftan o yıllarda büyük maddi sıkıntılar içindeki memurların yanında olduğunu göstermek istemiş ve bunda da başarılı olmuştu. Aynı zamanda kent kooperatifçiliğine verdiği önemi, bir kent kooperatifi eylemine bizzat katılmak suretiyle açıkça göstermişti. O’nun döneminde çiftçilerin kooperatifleşmesi ve örgütlenmesi maksadıyla çıkarılan yasalar şunlardı:
– 1924 yılında Zirai Birlikler Kanunu çıkarılmıştı. Aynı yıl, kooperatiflerin ticari şirketlerden sayılmasına ilişkin fıkra, Ticareti Beriye Kanunu’na eklenmişti.
– 1925 yılında tüketim kooperatifçiliğiyle ilgili yasal düzenleme yapılmıştı.
– 1926’da 856 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda kooperatiflerin diğer şirketler arsında yer almasına ilişkin bir değişiklik gerçekleştirilmişti.
– 1929 yılında ise Zirai Kredi Kooperatifleri Kanunu kabul edilmişti.
– Daha sonra 1935 yılında da 2834 sayılı Tarım Satış Kooperatifleri Kanunu ile 2836 sayılı Tarım Kredi Kooperatifleri Kanunu çıkarılmıştı.
2834 ve 2836 sayılı tarım satış ve tarım kredi kooperatifleri yasalarının yürürlüğe girmesi ve ülkede hızla kooperatiflerin kurulmaya başlanması üzerine, 1 Kasım 1936 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisini açarken Atatürk şöyle konuşmuştu;
“Kooperatif teşkilatı her yerde sevilmiştir. Kredi ve satış için olduğu kadar, istihsal vasıtalarını öğretip kullandırmak için de kooperatiflerden istifadeyi mümkün görüyoruz.”
Atatürk, kurucusu olduğu Cumhuriyet Halk Partisi Programları’na da kooperatifçilik konularında maddeler koydurmuştu. Örneğin, 1931 tarihindeki CHP 3. Büyük Kongresi’nde resmi programın iktisat bölümünün 4. maddesinde “Çiftçimizi kredi ve istihsal kooperatifleri gibi iktisadi teşekküllere mazhar etmek ve teşekkülleri terakki ve tekâmül ettirmek gayedir” denilmekteydi. Yine, 1935 yılında yapılan CHP 4. Büyük Kongresi’nde kooperatifçilikle ilgili 10. madde şöyle kabul edilmişti; “Partimiz, kooperatifçiliği ana prensiplerinden sayar. Kredi kooperatifleri ile toprak ürünlerinin hakiki değerlerinden üretmelerini faydalandıracak olan satış kooperatiflerinin kurulmasına ve çoğaltılmasına önem vermekteyiz. Türkiye Tarım Bankası, tarım kooperatiflerinin ana bankasıdır”.
Atatürk, kooperatifçilik konularında çalışma yapmak üzere 1931 yılında İstanbul Üniversitesi’ne bağlı “Türk Kooperatifçiliği Derneği” de kurdurmuştu. Bu dernek daha sonra Ankara’ya taşınmıştı ve halen “Türk Kooperatifçilik Kurumu” olarak varlığını sürdürmektedir.
Özetle, Atatürk’ün gerek üretim gerekse tüketim sürecinde kooperatifleşmeye verdiği önem ortadadır. O, küçük ve orta ölçekli işletmeler için girdilerinin ortaklaşa sağlanması kadar ürünlerinin değerlendirilmesinde de kooperatiflerin işlevini en iyi bir şekilde görmüş ve değerlendirmişti.