“Ormanlar küçülüyor ama buna rağmen ağaçlar balta için oy kullanmaya devam ediyordu. Çünkü balta ağaçları ‘sapım tahtadan’ diyerek, onlardan biri olduğuna inandırmıştı.” (Paulo Coelho) Maalesef yaşadığımız günler tasallut eden koyu bir cehaletin, şiddet kokan gericiliğinin eseri. Rayından çıkmaya yüz tutmuş demokratikleşme sürecinin, unutturulmaya çalışılan laikliğin, kademelendirilmeye çalışılan insanlığın pandemi ile kıskaca alınmış şeytani kumpas günlerini…
Kategori: Fikirleri
Atatürkçülük ne değildir
Atatürkçülük, rozetle simgelenen bir kandırmaca veya taklit değil, inanmak, fikir ve gayretleri akıl ve kalp işbirliği ile desteklemektir. Bu destek hayata tercüme edilmeli, fikir ve hareketlere mesnet teşkil etmeli, yapısal değişikliklere, iradelere egemen olmalıdır. Çünkü Atatürkçülük çağdaş yaşam şeklidir ve bilimsel yaklaşımların adıdır. Maalesef zamanımızda bilgiye mesafeli durduğu, gerçek manaya temas edemediği halde pek çok…
Atatürkçülüğün kırmızı çizgileri
Atatürkçülük ile kast edilen Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal önderliğinde hayat bulan ilke ve inkılapların devlet, kamu ve toplum hayatına egemen olması, fikir ve eserlerde hürce yaşatılması, akıl ve fennin rehberliğinde milletin beka, huzur ve refahına yansıtılması, milli olmak üzere buna ilişkin her türlü tedbirin alınması, bu anlayışa hizmet edecek tanıtım ve eğitimlerin, icra ve…
Atatürk ve Gençlik
29 Ekim 1938… Türkiye, Cumhuriyet Bayramını kutlarken, Atatürk Dolmabahçe’de hasta yatağındaydı. Halsizdi, yorgundu, yüzü her zamankinden de solgundu. Yanında manevi kızı Sabiha Gökçen vardı. O’na “Bugün bayram” dedi. Çok istemesine rağmen Ankara’ya gidememiş, törenlere katılamamıştı. İstanbul’daki geçit törenine hazırlanan Kuleli Askeri Lisesi öğrencileri, vapura atlayıp Dolmabahçe Sarayı’nın önüne gelmişlerdi. Bando marşlar çalarken, onlar, “Atatürk’ü görmek…
Atatürk ve Çocuklar
“Mustafa da bir zamanlar bebekti. Annesi ve babası Mustafa adını koymuştu. Bu sarı saçlı mavi gözlü çocuk Mustafa olarak kalmayacak, büyüdükçe bambaşka bir kimliğe bürünecek, yıllar geçtikçe başka ünvanlarla anılacaktı. İlk ad alma olayı Selanik Askeri Rüştiye’sinde gerçekleşti. Yani askeri ortaokulda. Matematik öğretmeni O’na ‘Kemale ermiş’ anlamında Kemal adını verdi. Kemal olgun demekti. Yetkin, erdemli,…
Atatürk’e göre ehliyet ve liyakat
Atatürk’ün yeni Türkiye Cumhuriyeti için iki temel şartının ilki namus, diğeri ehliyet ve liyakatti ki sağlam karakter, vatan sevgisi, kahramanlık ve fedakârlık namusun, bilgi ve ehliyet, ruhsat ve kabiliyet liyakatin alt yapısını oluşturuyordu. Devletin hiç bir kademesinde en yakınlarını dahi liyakat sahibi değillerse istihdam ettirmeyen Atatürk, bilginin gücünü yüceltmiş, onlarca devrimle bilimin ışığında ilerleyen bir…
Atatürk’ün insan ve insanlık sevgisi
İnsanlık değerlerine içten ve büyük saygısı olan Atatürk, yapıcısı olduğu Türk İnkılabını ifade ederken, “Bu inkılâp, yüksek bir insanî ülkü ile birleşmiş vatanseverlik eseridir. Çocuklarına bütün güzellikleri ve bütün büyüklükleri görmek ve aynı zamanda bütün sefaletlere acımak sanatını öğretmektedir” diyordu. Kendisi de yarattığı inkılâbın imanlı bir yapıcısı sıfatıyla bütün dünyaya sevgi ve dostlukla bakıyordu. Atatürk;…
Atatürk’ün manevi mirası
“Ben, manevî miras olarak hiçbir nass-ı katı’*, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevî mirasım, bilim ve akıldır. Benden sonrakiler, bizim aşmak zorunda olduğumuz çetin ve köklü güçlükler önünde, belki amaçlara tamamen eremediğimizi, fakat asla ödün vermediğimizi, akıl ve bilimi rehber edindiğimizi onaylayacaklardır. Zaman hızla dönüyor, milletlerin, toplumların, bireylerin mutluluk ve mutsuzluk…
Atatürk’ün vasiyeti
Ulu önder Atatürk’ün vasiyeti 5 Eylül 1938 yılında açılan ve aşağıda detaylandıracağım resmi vasiyetinden ibaret asla değildir. Çünkü O’nun gerçek manevi miras ve vasiyeti tüm ulusu mirasçı yapan değer ve ilkelerdir. Bizlere bıraktığı Cumhuriyeti yaşatma azmi ve istiklal aşkı en zor anlarda dahi yanı başımızdadır ve bu umut tüm güçlükleri yenmek için kafidir. 05 Eylül…
Atatürk diktatör değil Milli Şef’ti
“… Yeni Türkiye Devleti, bir halk devletidir, halkın devletidir. Mazi müesseseleri ise bir şahıs devleti idi, şahıslar devleti idi. Bir milletin yeryüzünden tamamen silinmesi için, bir milletin insanlık topluluğundan tamamen çözülüp dağıtılabilmesi için Nuh Tufanı kadar harikulâde felâketler ve hadiseler lâzımdır. Fakat şahıslar, kendiliğinden yok olmaya mahkûmdur. Bundan ötürü halk ile şahıs müessesesi arasında yaşama…