Cumhuriyet Bayramı, Cumhuriyet’in resmen ilan edildiği günün yıldönümlerinde kutlanıyor. Milletçe coşkuyla alanlara iniyor, şanlı bayrağın gölgesinde marşlar söylüyoruz. Fener alayları, uçak gösterileri, bayraklı yürüyüşler … hepsi güzel. Ama bir gün öncesi? Ya bir gün sonrası? Aynı coşkuyu sürdürebiliyor muyuz? Malesef hayır!
Cumhuriyet fazilettir, demokrasidir, halkın egemenliğidir, milletin her alanda söz sahibi ve egemen olmasıdır. Bayramı kutluyor ve desteğimizi, taraftarlığımızı gösteriyoruz ama ya sonraki günler?
Bence aldığımız her nefeste cumhuriyet var, Kurtuluş Savaşı var, gazilerimiz ve şehitlerimizin alın teri var. Yüksek binalarda, ormanlarda, yol ve köprülerde, su kanallarında, radyoda, televizyonda, okullarda, kamu teşebbüslerinde, bankalarda, kızlarımızın modern görünüşlerinde, laik ve adaletli hukuk sistemimizde, demokrasi taraftarlığımızda hep Cumhuriyet ve Atatürk var. Her gün Cumhuriyet’in nimetlerinden yararlanıyoruz. Ama anmıyor, kutlamıyor, sahip çıkmıyor, gereğini yapmıyor, her günü aynı heyecanla yaşamıyoruz.
Bence her Türk insanı sabah kalktığında önce Allah’a ve sonra Atatürk ve Cumhuriyet’e şükretmelidir. Hele ki etrafımızdaki ateş yanan ülkeler düşünülünce ilke ve inkılapların kıymetini daha iyi anlamak zorundayız. Bugün emin ve huzurlu isek Cumhuriyet ve o Cumhuriyet’i tesis edenler sayesindedir. Nankörlük etmeye hiç gerek yok. tarih tanıktır ki Türkiye Cumhuriyet’i nice zorlukları yenerek alnının akıyla kazanmıştır demokrasi ve egemenliğini.
Bu heyecan bizleri her gün minnet duymaya iter, itmelidir.
Yani bence her gün Cumhuriyet Bayramı’dır.
benden demesi.