İnternette ‘Kurtuluş Yolu’ diye aratırsanız karşınıza şöyle bir ibare çıkar; Kurtuluş Yolu, Mustafa Kemal’in Samsun’a çıktığı Tütün İskelesi’nden Amasya’ya yolculuk ettiği Samsun sınırları içerisindeki güzergâh. Şöyle de bir açıklama görürsünüz;
“2009 yılında 19 Mayıs’ın yüzüncü yıl dönümüne yetiştirilmek üzere Samsun sahilinde oluşturulan sembolik Tütün İskelesi’nden Mustafa Kemal’in altı gün konakladığı yer olan Gazi Müzesi’ne dek bir yol inşa edilmiş ve Kurtuluş Yolu adı verilmiştir. Yolun başlangıç noktasına temsili Bandırma Vapuru ve Mustafa Kemal ile heyetinin balmumu heykelleri, yol boyunca ise Samsun Müdâfaa-i Hukuk Cemiyeti üyelerinin temsili balmumu heykelleri yerleştirilmiştir. İlerleyen yıllarda Mustafa Kemal’in Samsun’dan Amasya’ya giderken kullandığı güzergâh açığa çıkarılmış ve yollar yenilenerek güzergâh üzerindeki tarihî yapılar restore edilmiştir. Günümüzde toplam 98 kilometrelik (Samsun kent merkezinden Amasya’nın Suluova İlçesi’ne kadar) açık hava müzesi hâline getirilen yolu yerleştirilen tabelalar ile takip etmek mümkündür.”
(Bu yolu; İnebolu’dan alınan cephanenin Kastamonu, Çankırı il sınırlarını aşarak Ankara’ya, 344 km. mesafedeki cepheye taşınmasında önemli rol oynayan İSTİKLAL YOLU ile karıştırmayınız.)
Şimdi diyeceksiniz ki güzel! Hayır değil!
Şanlı Türkiye Cumhuriyeti’nin doğumu 1919 yılı kabul edilirse orada atılan ilk adımdan sonra; önce Amasya’ya sonra kongrelerin yapıldığı sırayla Anadolu kentlerine ve nihayet Ankara’ya, Büyük Taarruz ile de Afyon üzerinden İzmir’e, Ege’ye ulaşan yolun adıdır KURTULUŞ YOLU. Buna İstanbul’dan Samsun’a gemi güzergahını da ekleyebilirsiniz.
Bu yol bir belediye bütçesine hapsedilecek kadar önemsiz değildir. Bugün seyahat firmalarının dahi tur organize etmediği bu saydığım güzergahı gençlerin adım adım bilmesi gerekirken …. unutturulmaya çalışılır gibi bir acizlikle o tarih yazan güzergah en aydınlarımızca dahi bilinmiyor. O konaklanan yerler, o gölgesinde serinlenen ağaçlar hepsi tarihtir. O arabalar, o yemek tasları, o tahta masalar, yaysız yataklar… hepsi. Müzeler yapalım peşi sıra.
Buradan herkese çağrımdır ki; İstanbul’dan Samsun’a, Samsun iskelesinden İzmir Kordon’a değin olan ve Anadolu’yu yay gibi geçen bu güzergahı tanıyalım, tanıtalım, turizme açalım, tarih ve kültür mirasımız yapalım. Adı ister ATA YOLU olsun, ister KURTULUŞ YOLU.
Bu yol var oluşumuzun ayak izlerini taşıdığı için, neler nasıl başarıldı anlamak için, Anadolu nasıl İstanbul’a galip geldi fark edebilmek için kutsaldır. Bu yol sayesinde egemenlik millete geçmiş, bu yol kat edilebildiği için Cumhuriyet tesis olunmuş, bu yol sebebiyle Anadolu’da yaşanan mezalimler son bulmuştur.
Bence … tüm aydınlar, gazeteciler, yöneticiler bir gayretle bu konuyu canlı tutmalı ve kısa sürede tarihimizin bu şanlı ama bir o kadar da zorlu güzergahı hak ettiği önem ve değere kavuşmalıdır.
Gelin İstanbul’dan Samsun’a geçişi de içeren ATA YOLUNU, ZAFER YOLUYLA da birleştirelim ve KURTULUŞ YOLU adıyla tarihimize, gençlerimize kazandıralım hep birlikte.
Benden demesi.
NOT: İnebolu’dan alınan cephanenin Kastamonu, Çankırı il sınırlarını aşarak Ankara’ya, 344 km. mesafedeki cepheye taşınmasında, kadınıyla çocuğuyla, yaşlısıyla Anadolu insanının zoru başarmasını, Kurtuluş Savaşımızın başarıyla sonuçlanmasını sağlayan yol İstiklal Yolu’dur. Bu yol da Kurtuluş Yolu’na eklenebilir.
2 thoughts on “İstanbul’dan İzmir’e Kurtuluş Yolu”