Türkçülük nedir
“Fertler ölür millet yaşar.” Boğazlıyan Kaymakamı Milli Şehit Kemal Bey.
Bugüne kadar Atatürkçü – milliyetçi bakış açısıyla Atatürk penceresinden vermeye çalıştığım mesaj; tek ve ortak düşmana karşı teşkil edilecek cephenin inançlı Türklük çatısı altında olmak zorunluluğunu göstermekti. Çünkü gerek insanca yaşamın ve gerekse doğru inancın emsalsiz örneği Türkler, tarih boyu sergiledikleri doğru davranış biçimleriyle Allah’ın yeryüzündeki orduları olmayı da hak eden tek millet olmayı hak etmekteydi, hala da öyle.
Yaşanan kötü örnekler ve bazılarının maskeli geziyor olması bu gerçeği asla değiştiremez ve bizler bizden görünenlerin aslında bizlerden olmadığını anlamaktan çoğu zaman aciziz. Yani kötü, çirkin ve yanlış işler yapanları Türk’ten saymak, haram sınırlarına, inançsızlığa dayananları Müslüman kabul etmek tek yanlışımız. Dışarıdan yıkılamayacağımız için içeriden yıkmak isteyenlerce ayrıştırılıyoruz. Geni bozuk, itikadı zayıf olanlarca, hala kabuğunu çatlatıp uyanamamış olanları ayrı tutarak diyebiliriz ki şeffaf ve adil olmayan, şerle yatıp kalkan, insanlık düşmanlığında sınır tanımayan her kim olursa olsun Türk değildir, Müslüman hiç değildir.
Türkçülük övünen ve güvenen ırk idrakidir, aşağılayan ırkçılık asla değildir. Buraya yazılanlar bir millet veya devleti hedef alan yahut inanç gruplarını rezil etmek isteyen sözler değil, yanlışları göstermek arzusundaki tenkitlerdir. Türklük asil ve kahraman duruşuyla, töresi, inancı, adalet ve hürriyet arzusuyla doğru cevaptır. Yaratılış olarak yani biyolojik olarak başka milletlerde dünyaya gelenler de şayet bu asil yaşam tarzına uymak azmindeyseler Türk olabilir. Bu nedenle Atatürk ‘Ne mutlu Türk olana’ değil, ‘Ne mutlu Türk’üm diyene’ demiştir. Bu sözdeki mana Türklüğün bedensel yanından da önce bir anlayış ve yaşam tarzı olduğudur.
Dolayısıyla dostu ve düşmanı tanıyarak yaşanacak bir hayat, zorlukları içerse de olması gerekendir. Parasız, mağdur, yorgun olunsa da bu anlayışla tamamlanacak bir ömür inşallah sonsuz saadeti de getirecektir.
Hemen burada ayrıştırmaların belki en acımasızı olan Türk ve Müslüman, yahut Laik ve İslam ayrımına değinmekte fayda vardır. Çünkü et ve kemik gibi ayrılmaz iki parça olan Türklük ve Tevhid erliğini ayırmadan muzaffer olamayacaklarını çok iyi bilen şeytanlar ikisini birbirine düşman ederek sinerjiyi engellemeye çalışmaktadır. Bu gayretin yamakçıları köhne zihinler ise üç kuruş menfaat için asıllarını inkar ederken, cehenneme adaylıklarına da imza atmaktadır.
İnsanımız, en aydın kesim dahil yazık ki bu tuzağa düşmekte, radikallik adına taassuba (aşırı bağnazlığa) ya da laiklik adına inançsızlığa teslim olmaktadır. Oysa ne laiklik dinsizlik, ne de dinsizlik laikliktir. Aksine dinin emri laikliktir ki aklın önünü açan, devleti modern yasalarla idareyi mümkün kılan laiklik Cumhuriyet’in temel öğesidir. Yobazlarca sergilenen din dışı ama dinci bezirganlığına kızıp, onlardan etkilenmemek yahut onları aşağılamak adına dine mesafeli durmak ise hatadır ki bu durumda övünülen Türklüğün manevi kudret damarları yok sayılmış olur.
Türk’ü güçlü ve asil yapan sadece bilek gücü değil, aynı zamanda maneviyatından aldığı inanç gücüdür. Bu inanç sahtekarlarca dillendirilen tarikat mantığı değil, Tek ve Muktedir Allah’a itaat ve akla dayalı dinin adalete dayalı evrenselliğidir. Dolayısıyla Türk yaşam tarzı ve inançlarıyla Türk’tür. Yaşam tarzı laik ve sosyaldir, inançları Tek Allah’a dayalı tevhid anlayışıdır. Bu damarları koparmak veya yok saymak ise ihanet, delalet ve gaflettir. Bu neden böyledir? Çünkü kasıtlı odaklarca ayrıştırma istenmektedir.
Peki enden istenmektedir? İşte bu sorunun cevabı bizleri, yaşamlarımızı ilelebet değiştirecek bir cevapla karşı karşıya bırakmaktadır. Neden veya nasıl demeden de önce belki sormamız gereken soru kim? olmalıdır.
Doğru sorularla kendimizi keşfedebilirsek, bizi değiştirip ayrıştırmak isteyenler kim ve neden böyle yapıyorlar sorularına cevap bulabilirsek… kim olduğumuzu da, misyon ve mesuliyetimizi de anlayabiliriz.
Türkçülüğü kafatası ırkçılığıyla eş tutmak isteyenlere kanmadan, yüce gönüllerin, vatan sevdalılarının, dürüst insanların, inançlı bireylerin, Anadolu geleneklerine bağlı tüm fertlerin Türk olduğunu, namus, mertlik ve haysiyetle yüce idealler uğruna şehit olmak arzusu taşıyan herkesin Türk olduğunu anlamak ve anlatmak mecburiyetiz vardır.
Çünkü başka vatanımız yok.