Türkiye Cumhuriyeti Anayasası
Yürürlükte olan ve 1982 Anayasası olarak bilinen mevcut “2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası” 23 Eylül 1982 tarihinde Danışma Meclisi tarafından ve 18 Ekim 1982 tarihinde Milli Güvenlik Konseyi (MGK) tarafından kabul edilmiş, halkoyuna sunulmak üzere 20 Ekim 1982 tarih ve 17844 sayılı Resmî Gazetede yayınlanmış, 7 Kasım 1982 Pazar günü yapılan halkoylaması sonucu % 91,17 oranında kabul oyu ile kabul edilmiş, bu kez tekrar 2709 sayılı Kanun olarak 9 Kasım 1982 tarih ve 17863 mükerrer sayılı Resmî Gazetede yayınlanmıştır. Kurumsallaşmış Cumhuriyeti anlamak adına burada öne çıkan maddeleri hatırlama mecburiyetimiz vardır. Anayasanın başlangıç kısmında şunlar yazılıdır;
“Türk Vatanı ve Milletinin ebedî varlığını ve Yüce Türk Devletinin bölünmez bütünlüğünü belirleyen bu Anayasa, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu, ölümsüz önder ve eşsiz kahraman Atatürk’ün belirlediği milliyetçilik anlayışı ve O’nun inkılâp ve ilkeleri doğrultusunda;
Dünya milletleri ailesinin eşit haklara sahip şerefli bir üyesi olarak, Türkiye Cumhuriyetinin ebedî varlığı, refahı, maddî ve manevî mutluluğu ile çağdaş medeniyet düzeyine ulaşma azmi yönünde;
Millet iradesinin mutlak üstünlüğü, egemenliğin kayıtsız şartsız Türk Milletine ait olduğu ve bunu millet adına kullanmaya yetkili kılınan hiçbir kişi ve kuruluşun, bu Anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı;
Kuvvetler ayrımının, Devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip, belli Devlet yetki ve görevlerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medenî bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak Anayasa ve kanunlarda bulunduğu;
Hiçbir faaliyetin Türk millî menfaatlerinin, Türk varlığının, Devleti ve ülkesiyle bölünmezliği esasının, Türklüğün tarihî ve manevî değerlerinin, Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkılâpları ve medeniyetçiliğinin karşısında korunma göremeyeceği ve lâiklik ilkesinin gereği olarak kutsal din duygularının, Devlet işlerine ve politikaya kesinlikle karıştırılamayacağı;
Her Türk vatandaşının bu Anayasadaki temel hak ve hürriyetlerden eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak millî kültür, medeniyet ve hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme ve maddî ve manevî varlığını bu yönde geliştirme hak ve yetkisine doğuştan sahip olduğu;
Topluca Türk vatandaşlarının millî gurur ve iftiharlarda, millî sevinç ve kederlerde, millî varlığa karşı hak ve ödevlerde, nimet ve külfetlerde ve millet hayatının her türlü tecellisinde ortak olduğu, birbirinin hak ve hürriyetlerine kesin saygı, karşılıklı içten sevgi ve kardeşlik duygularıyla ve “Yurtta sulh, cihanda sulh” arzu ve inancı içinde, huzurlu bir hayat talebine hakları bulunduğu;
FİKİR, İNANÇ VE KARARIYLA anlaşılmak, sözüne ve ruhuna bu yönde saygı ve mutlak sadakatle yorumlanıp uygulanmak üzere,
TÜRK MİLLETİ TARAFINDAN, demokrasiye âşık Türk evlatlarının vatan ve millet sevgisine emanet ve tevdi olunur.”
Anayasanın giriş kısmında yer alan ilk on madde ise şöyledir;
BİRİNCİ KISIM, Genel Esaslar
- Devletin şekli
MADDE 1.– Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.
- Cumhuriyetin nitelikleri
MADDE 2.– Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.
III. Devletin bütünlüğü, resmî dili, bayrağı, millî marşı ve başkenti
MADDE 3.– Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Millî marşı “İstiklal Marşı”dır.[1] Başkenti Ankara’dır.
- Değiştirilemeyecek hükümler
MADDE 4.– Anayasanın 1 inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2 nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3 üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.
- Devletin temel amaç ve görevleri
MADDE 5.– Devletin temel amaç ve görevleri; Türk Milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.
- Egemenlik
MADDE 6.– Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir.
Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır. Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz.
VII. Yasama yetkisi
MADDE 7.– Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez.
VIII. Yürütme yetkisi ve görevi
MADDE 8.– Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından, Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir.
- Yargı yetkisi
MADDE 9.– Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır.
- Kanun önünde eşitlik
MADDE 10.– Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz. Çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.
Aynı anayasanın 66ncı maddesi ise devletimizin adını “Türk Devleti” olarak belirtiyor ve vatandaşlığı tarif ediyor;
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Siyasî Haklar ve Ödevler
- Türk vatandaşlığı
MADDE 66.– Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür. Türk babanın veya Türk ananın çocuğu Türk’tür. Vatandaşlık, kanunun gösterdiği şartlarla kazanılır ve ancak kanunda belirtilen hallerde kaybedilir. Hiçbir Türk, vatana bağlılıkla bağdaşmayan bir eylemde bulunmadıkça vatandaşlıktan çıkarılamaz. Vatandaşlıktan çıkarma ile ilgili karar ve işlemlere karşı yargı yolu kapatılamaz.
Bu maksat ve maddelerin vatandaşlarca bilinmesi önemlidir çünkü Atatürk Türkiye’sine yapılan saldırıların tamamına Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın bu kanun maddeleri mükemmel bir öngörüyle gayet yeterli tedbir getirmiştir. Atatürkçülüğün ruhunu yansıtan bu anayasa ile koruma altına alınmış ve değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen hususlara yönelik art niyetli yaklaşımlar, nifak odaklarınca ortadan kaldırılmaya çalışılan değerlerin de, sinsi gayelerin de göstergesidir. Nitekim bu gayeler geçmişte denenmiş, başarısızlığa mahkum olurken… nicelerinin hayatına mal olmuştur.
[1] Söz yazarlığını (güftesini) Mehmet Akif Ersoy’un, bestesini ise Osman Zeki Üngör’ün yaptığı milli marşımız, milli mücadele döneminde, çekilen zorlukları ve verilen mücadelenin değerini ortaya koyar. İstiklal Marşı’mız, milli marş yarışmasında (12 Mart 1921) birinci seçilmiştir. Mehmet Akif Ersoy, kazandığı beş yüz liralık ödülü yoksul kadın ve çocuklarına iş öğreterek yoksulluklarına son vermek için kurulan Darülmesai’ye bağışlamış, ayrıca, İstiklâl Marşı’nın Türk Milleti’nin eseri olduğunu beyanla İstiklâl Marşı’nın güftesini, şiirlerini topladığı Safahat’a dahil etmemiştir. Marşa ait beste yarışmasını da Osman Zeki Üngör kazanmıştır. Orkestrasyonu ise Edgar Manas tarafından yapılmıştır. Bando düzenlemesi ise İhsan Servet Künçer’e aittir. 1930 senesinde bestede değişiklikler yapıldıktan sonra devletin resmi marşı olarak kabul edilmiştir. İstiklal Marşı metni, okullarda (sınıflar, idari odalar vb.) MEB Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliğinin 96. maddesine göre; Türk bayrağı, Atatürk portresi ve Gençliğe Hitabe tablosu ile birlikte yer almaktadır.
1 thought on “Türkiye Cumhuriyeti Anayasası”